17 Nisan 2020 Cuma

KOLİK BEBEKLER

KOLİK NEDİR?

Öncelikle kolik nedir tanımını bilmeniz gerekir. Kolik; hiç bir nedeni olmadan üç hafta veya daha uzun sürede haftanın 3-4 günü ya da haftalar boyunca ve saatlerce süren dinmek bilmeyen ağlama nöbetleri, aşırı huzursuzluk olarak tanımlanmaktadır.

Anne babalar, ne kadar da bebeklerinin ilk doğduğunda sakin olduğunu ve böyle devam edeceğini düşünse de doğduktan sonra 2. Ve 3. Haftalarda başlayan yüksek sesle ağlama nöbetleri, gece gündüz bitmeyen sancılı bir durum yaşamaktadır. 

Görünürde bebekte hastalık belirtileri olmaz ve doktora götürdüklerini ise, sağlık sorununun olmadığını öğrenirler. Dolayısıyla bu durum çoğu anne babanın anlam veremediği bir sorun haline geliyor.

Kolik, her 5 bebekte 1 veya bebeklerin %20'sinde görünür. Her bebekte bu süreç farklılık gösterebilir. Genellikle 3 veya 6 ay sürer ve 6 aylık civarı olduğunda bu durum kendiliğinden geçmiş oluyor. 

Kolik Bebeklerin Belirtileri


◽Karında şişlik ve gaz vardır.

◽Ağlarken yumruklarını sıkar. 

◽Acı çekiyormuş gibi görünür.

◽Kasılmalar vardır. Bacaklarını geri çeker ya da uzatır. 

◽Ağlarken yüzü kızarır ve ağız çevresi soluk  görünür.

◽Ağlarken çok fazla esnek hareketler yapar. Sırtını yay gibi yapması, el kol savurmalar... 

◽Kaka yaptıktan sonra ya da gazını çıkarttıktan sonra sakinleşir.

Koliğin Nedenleri


◽Koliğin nedenlerinin en başında sindirim sistemi gelir. Sindirim sorunları yaşadığı için olabilir.

◽Gaz olabilir. Bebekler doğduktan sonra havayı yutmaları sonucu gaz yapmasına ve gaz sıkışmasına neden olur.

◽Bebekte reflü olabilir.

Bu durumda sakinleştirmek için yapılması gerekenler şunlardır:

🔹Öncelikle gazını çıkartın kucağınıza alıp dik bir şekilde başını omzunuza koyarak sırtını hafif hafif sıvazlayın. 

🔹Bebeklerin ağlama nöbetlerine elektrik süpürgesi, saç kurutma makinesi gibi elektronik aletler iyi geliyor.

🔹Ayrıca " Bebeklerde ve Çocuklarda Uyku Problemleri Kesin Çözüm " https://erengulezgin.blogspot.com/2020/04/bebeklerde-ve-cocuklarda-uyku.html?m=1 yazımdaki önerilerimi yaparsanız sakinleşmesini sağlayacaksınız. Mutlaka okumayı unutmayın. 

🔹Bebeğinizin hava yutması ve gaz sancısı çekmemesi için, mama yedirirken bebeğinizi dik bir konuma getirip yedirin. 

🔹Anne sütü ile beslendiği için anneler gaz yapan gıdalar tüketmemeli. Ayrıca gaz yapıcı ek gıdalar bebeklerede verilmemeli.

🔹Annenin stresli olması, bebeğin bulunduğu ortamda huzursuzluk, tartışma ortamı olmasında da hem annenin sütüne hem de bebeğe gaz yapacaktır. Bazı psikolojik durumlarda bu tür sorunlar oluşabiliyor.

Doktora Ne Zaman Başvurulur?

◽Ağlarken morarma olursa

◽İshal varsa

◽Kabızlık sorunu varsa

◽Ağlamaları her zamankinden daha fazla ve artık ne yaparsanız yapın hiç dinmiyorsa.

◽Ateş varsa doktora gitmeniz gerekiyor.


Erengül Ezgin 
Sosyolog 
Çocuk Gelişimci 

16 Nisan 2020 Perşembe

BEBEKLERDE VE ÇOCUKLARDA UYKU PROBLEMİNE ETKİLİ ÇÖZÜM!

ÇOCUKLARINIZI VE BEBEKLERİNİZİ ANINDA SAKİNLEŞTİRECEK VE UYUTACAK ÖNERİM VAR!


Her anne babanın özelliklede annelerin muzdarip olduğu, çocuklarının ve bebeklerinin rutin uyku sorunu var. Her anne mutlaka bebeklerinin uykuya dalmakta problem yaşadığını, bebekleriyle birlikte kendileri de saatlerce uykusuzluk çektiğini, uykusuzlukla beraber saatlerce sallamak ve bir sağa bir sola kucağında gezdirdiklerine şahit oluyoruz. Bu durumdan yakınan anne babalara kısa ama etkileyici bir kaç yöntemler önereceğim.

Sırasıyla aşağıdaki yazdıklarımı yaparsanız özellikle geceleri rahat bir nefes alıp uyuyacaksınız.

1. Uyku saatleri belirleyin ve uyku saatleri kesinlikle geç vakit olmamalı ideal gece uyku saati 21:00 - 22:00'dir.

2. Öğlen uykusunu asla kaçırmayın. Gece uyumaz düşüncesi ile gündüz uykusunu kısıtlamayın. Gün içindeki yorgunluğunu atması için, öğlen uykusu ile bu yorgunluğu çocuklarınız ve bebekleriniz giderecektir. Eğer öğlen uymazsa günün yorgunluğunu gece huzursuzlanarak uykuya dalmayı zorlaştırarak atamayacaktır. Ayrıca gündüz uykusunda perdeler kapalı olsun uyandığında mutlaka perdeleri açın.

3. Bebeğinize / çocuğunuza yatmadan 1saat önce ılık banyo yaptırın.

4. Banyo sonrası bebek yağı ile vücuduna masaj yapın. (Gevşeyip rahatladıktan bir süre sonra daha devam edin)

5. Odanın ışığı kapalı olsun. Alabiliyorsanız mutlaka odada tuz lambası olsun.

6. Yatağına / beşiğine yatırıp klasik müzik açın özellikle Mozart 'ın klasik müzikleri (aşağıya bir yere linki bırakacağım)

7. Müzik eşliğinde uykuya dalmaya çalışırken bebeğinize dokunarak (elini tutmak, ayağını tutmak vs) yardımcı olabilirsiniz.

Not: Aylara ve yaşlara göre ideal uyku saatleri:

  • 3 aylığa kadar yeni doğan bir bebeğin her gün 14 - 17 saat uyuması gerekirken, bu rakamlar 12 - 18 arasında değişiklik gösterebiliyor.
  • 4 aylıktan 11 aylığa kadar olan bebeklerin 12 - 15 saat arası uyuması gerekiyor.
  • 1-2 yaş aralığındaki yürümeye yeni başlayan çocukların 11-14 saat uyumaları tavsiye ediliyor.
  • 3 - 5 yaş grubundaki okula henüz başlamayan çocuklar için günde 10-13 saat uyku sağlıklı kabul ediliyor.
  • Okul dönemine giren 6-13 yaş aralığındaki çocuklar için 9 - 11 saat arası uykuyu tavsiye ediliyor.
  • 14 -17 yaş aralığı için tavsiye edilen uyku süresi ise 8 - 10 saat.
  • Ergenlik döneminin sona erip yetişkinlik döneminin başladığı 18 yaşından 64 yaşına kadar olan yaş aralığındakiler için 7-9 saat ideal uyku süresidir. 

Her zaman uyguladığım yöntem klasik müziktir. İsterse ağlama krizlerine giren çocuklar olsun etkili ve sakinleştirici bir yöntemdir. Bu yönteme bebeğinizin kolay adapte olması için hamilelik döneminizde dinlerseniz hamilelik sürecinde de sakin bir dönem geçireceksiniz. Doğduğu günden itibaren uyku zamanı geldiğinde hafif bir tonda açar dinletirseniz ne ayağınızda sallama ne de beşikte saatlerce sallama derdiniz olacaktır. Neye alıştırırsanız öyle gider. Böyle yazdım diye korkmayın hemen geç olsun güç olmasın değil mi? Hemen oradan bir klasik müzik açın gelsin uyku düzeni 😊

Aşağıya reklamsız, kesintisiz tam 3 saatlik video attım. Buna benzer youtube da bir çok klasik müzikler var aman dikkat edin önce bakın reklam var mı? Eğer reklam vakası yaşarsanız tam uykuya çocuğunuz daldığı an korkuyla uyanabilir dikkat edin 😊

Bu arada küçük bir ricam var sizlerden. Yazılarımı beğeniyorsanız aşağıdaki yorum kısmına yorum yapar mısınız? Birde paylaşırsanız çok sevinirim. 😊

Erengül Ezgin 
Sosyolog 
Çocuk Gelişimci 



13 Nisan 2020 Pazartesi

TAHAMMÜLSÜZLÜK!

Günümüzün Hastalığı Tahammülsüzlük! 



Günümüzde yaygınlaşan virüs gibi yayılan bir hastalık var! Tahammülsüzlük.

Artık kimse kimseyi sabırla dinlemiyor, anlamıyor önyargıların kabuğunu kırıp başka gözlerle bakamıyor. Tahammül etmek ne demek, çoğu insan bilmiyor. Saygı, sevgi harcanıp bitip tükeniyor.

Bir kalemde sildikleriniz peki? Yıllardır iletişim kurduğunuz, birbirinizle bir şeyler paylaştığınız insanı bile en küçük hatasında silip atan insanlar oluyor. (Gerçekten elle tutulur hatalar dışında, bazı noktalar asla affedilmez tabi ki) Neden oturup sorunu çözmek yerine, birlikte iletişim kurarak düşünce ve fikirlerimizi paylaşarak ilişkilerimizi sürdürmüyoruz? Artık çoğumuzda bir ipi kopartıp atmak var. Eskiler öyle miydi komşu komşuyu sever sayardı, akraba akrabanın canıydı şimdi ise herkes birbirine düşman, herkes birbirinin ayağına çelme takan hatta ve hatta sırtından vuran oldu.
Erengül Ezgin
Sosyolog
Çocuk Gelişim Eğitimcisi

11 Nisan 2020 Cumartesi

RUH EMİCİ CANAVARLAR


Nereye giderseniz gidin kaçamayacağınız bir kaos var bu dünyada. Bencilliğin, kendini bilmezliğin,vurdum duymazlığın, kinin ,öfkenin, cahilliğin ,edepsizliğin ve daha akıllara sığmaz bir çok kötülüğün ...

Neden ve niçin olduğu belirsiz , ruhlarında bir çok karakter barındıran ,sanki şeytan varmışçasına sanki bu dünyayı altedecekmişcesine...

Oysa ki bir karış toprağa hepimizi de gömmeyecekler mi ? Bulunduğumuz bu dünyayı hiç terketmeyecek miyiz? Ne düşünürler ,ne üretirler hep tüketirler...

İçlerindeki insanlık duygusunu da tüketirler, malını varlığını da tüketirler o da yetmezmiş gibi başkalarının ruhunu da tüketirler. Hangi şu yaşam enerjimizi sömürenler var ya hah işte onlar! Onlar bu dünyaya öyle masum geldiler ki sonradan kötülüklere büründüler. Öyle kötülüklere büründüler ki ,bu yalan dünyayı talan ettiler. Halbuki ne güzel de yaşanır bir dünyaydı ne güzellikleri vardı...

Yüzyıllar boyunca hep bir savaş halinde ,hep bir ruh emici görevleri oldu. Sanki hiç ölmeyecekmiş gibi.

Ne yaptıklarından utandılar , ne yüzleri kızardı aksine hep yüzsüzlükleriyle nefes aldılar.


Onlardan bir özür dilemeyi,bir teşekkür etmeyi, bir minneti bekleyenler oldu . Çünkü bu çirkinleştirdikleri dünyada iyilerde vardı. İyilerinde bir dilekleri vardı ama onların dileklerini, bir tebessümünü bile çok görüp çaldılar. Çünkü onlar ruh emici canavarlar.

Erengül Ezgin

Sosyolog
Çocuk Gelişimci

6 Nisan 2020 Pazartesi

ÇOCUKLARIMIZ İÇİN NASIL BİR ANAOKULU/KREŞ SEÇMELİYİZ?



✅İlk önce bulunduğunuz mevkideki anaokulu/kreşleri araştırın.
(Nasıl bir eğitim veriliyor, olumsuz bir durumla karşılaşan oldu mu?)

✅Okuldaki Müdür/Kurucu Çocuk Gelişimi, Okulöncesi Öğretmenliği, Sosyoloji gibi bölüm mezuniyetliğinin olması ve alanı ile ilgili en az 5 yıl çalışmış olması çalışma süresi içerisindeki yaptığı çalışmalar.

✅Sürekli öğretmen değiştirilmeyen
Kurum içerisindeki personellerin birbirlerine karşı tutumunun gayet saygı çerçevesinde olması

✅Kurucu, Müdür, Psikolog, (sınıflara göre yeterli) öğretmen ve yardımcı öğretmen, temizlikçi, aşçı, çocukların kişisel temizliği için yardımcı anne, branş öğretmenleri (ingilizce öğretmeni, drama öğretmeni, spor öğretmeni, satranç öğretmeni gibi) olmalı.

✅Müdürün ve Kurucunun mezuniyetliği çocuk gelişimi, okulöncesi ya da sosyoloji gibi bölüm mezuniyetliği olmalı.

✅Öğretmenlerin en az önlisans mezunu olması, yardımcı öğretmenlerin ise lise mezunu olması gerekmektedir.

✅Sistemli çalışmalı.
Sınıflar düzenli bir şekilde yaş gruplarına ayrılmalı,

✅Oryantasyon konusunda yetkin ve açıklayıcı olmalılar.

✅Eleştiriye açık, veli memnuniyeti için her istenilen yapılmalıdır.

✅Okul menüsü sağlıklı gıdalar içermeli.

✅Hijyene önem verilmelidir.

Erengül Ezgin
Sosyolog 
Çocuk Gelişim Eğitimcisi



ÇOCUĞUNUZUN ÖZGÜVENİ İÇİN YAPMANIZ GEREKENLER



  • Göz kontağı kurarak konuşun
  • Azarlamayın
  • Size birşeyler anlatıyorsa dinliyormuş gibi yapmayın! Dinleyin
  • Akşam yatmadan önce mutlaka gününün nasıl geçtiği hakkında sohbet edin
  • Yanlış yaptığı durumlarda konuşarak neden yanlış yaptığını açıklayarak anlatın
  • Sevildiğini hissettirin
  • Güven duygusunu aşılayın
  • Sorumluluk verin ve Cesaretlendirin
  • Başarılarını taktir edin
  • Suçlamayın
  • Deneyler yapın ve bu deneyleri başardığını çocuğunuzun yanında diğer insanlara paylaşın
  • Topluluklarda çocuğunuzun konuşmasını sağlayın
  • Çocuğunuzun da fikrini belli konularda alın.

Erengül Ezgin
Sosyolog
Çocuk Gelişim Eğitimcisi


DEPRESYONA GİRDİM NASIL ÇIKACAĞIM !


Herkes gibi benimde zaman zaman depresyona girdiğim oluyor sonuçta insanız ve doğanın kanunu problemsiz yaşam olmuyor.

İtiraf etmem gerekirse zamanın birinde depresyona girmiştim :)
Yemeden içmeden kesilmiştim ve uykularım düzensizdi. Hiç kimse ile konuşmak istemiyordum büyük bir olay yaşadıktan sonra oluşan bir durumdu. Televizyonda o olay hakkında ya da onu hatırlatan bir durum ile karşılaştığımda istemsizce ağlardım.

Bana bu konu hakkında soru çok geldiği için sizlerle paylaşmak istedim. Muhtemelen sizlerde bu durumları yaşıyorsunuz. Benim bu durumdan nasıl çıktığım ise şöyle oldu:

-Depresyonda olmak delirmiş olmak değildir. Ruhsal bunalımdır. İlk önce bunu kabul edin.

-Eminim ki rahatsız olduğunuz durumlar, olgular var yaşadığınız olay her ne ise bunu size hatırlatacak şeyleri görmek istememeniz çok normal bir süre size hatırlatan her ne varsa ortadan kaldırın.

-Hep deriz ya hobi edinin aslında bu hobi edinmek kafamızdaki sorular ve sorunlardan bir süre kendimizi uzak tutmaya çalıştıran bir araçtır. Mümkün olduğunca kendinize uğraş bulun.

-Ben ne zaman kendimi kötü hissetsem elimin altında bulunan kişisel gelişim kitaplarımdan birini seçer okurum özellikle motivasyonunuzu yükseltecek kitaplar okuyun . Hayata ve yaşadığınız olaylara karşı bakış açınızı değiştiriyor ve sizi mutlu ediyor.

-Hareketli parçalar açın dinleyin, kesinlikle arabesk takılmayın. Bazı şarkılar var ki beni güçlendiriyor sizinde mutlaka vardır sizi güçlendirecek harika parçalar.

-Bana "Bu yaşta bu kadar eğitimi nasıl aldın? Nasıl başarılı oldun bu kadar?" diye çok soru geldi. Aslında temelinde yaşadığım hayatın zorlukları ve bir bunalım anında depresyonda olduğum andan çıkış noktam oldu ve kendimi eğitime adadım. O zorlu günleri yaşamasaydım kesinlikle bu günlere gelemezdim.

-Uyku problemimin yanı sıra kilom da düşüş yaşamıştım 52 kilodan 44 kiloya düşmüştüm biraz da yapıdan dolayı zor kilo alan ve kolay verebilen biriyim onun için doktor kontrolünde bir süre yardım alarak iştah açıcı ve uyku düzenimi yerine getirmek için ilaç kullandım. İstediğim kiloya ulaşınca ve düzenli uykum olunca doktorumun yardımı ile ilacı kestim.
 (Kaç kiloya çıktın diye soranlar olacak 44 kilodan 58 kiloya çıkmıştım boyum uzun olduğu için ideal kiloma ulaştım:))

Sizler eğer bu söylediklerimi yaptığınız halde hala aşamıyorsanız Psikolog arkadaşlardan mutlaka destek alın. Her bünye her yapı bir değil kimimiz bazı durumlarda güçsüz kalabiliyor, kimimiz güçlü yapısı ve psikolojisi olduğu için kendi kendini iyileştirebiliyor. Ama kesinlikle size tavsiyem en yakın arkadaşınıza anlatmak yerine uzman arkadaşlara anlatmanız ve onlardan destek almanız daha doğru olacaktır. Çünkü bazı olaylar vardır ki hangi yöne gideceğinizi bilemezsiniz onun için en doğru kararı verebilmeniz için arkadaş, eş, anne baba değil işin uzmanı olanlar sizi kolaylıkla yönlendirecek ve hangi yolu seçeceğinizi gösterecektir. Tabi yine sizler seçiyorsunuz ama olayı daha iyi görmenizi ve daha sağlıklı düşünmenizi sağlayacaktır.

Erengül Ezgin
Sosyolog
Çocuk Gelişim Eğitimcisi



"KEŞKE"


Biliyorum için buruk, belki de hiç kimse duymasın diye sessizce hıçkırıklarla boğuluyorsun... Bırak hayatın akışına, gitsin gidebileceği yere. Daha ne kadar kalbin kırılabilir ki? Daha neler göreceksin ki? Dostlarının bile anlayamayacağı durumdaysan işte o zaman kendi kendinin dermanı olabileceğin durumdasın.
Kalk aynanın karşısına, çık bak kendine! Belki çocukluğun, belki gençliğin, belki de o ergenlik çağın aklına gelecek... Ve kendine söyleyeceğin şey "Yıllar beni ne kadar da değiştirmiş ruhum olgunlaşmış olduğu kadar yüzümde de kırışıklıklar çoğalmış." sonra kendine üzülüp 'keşke' diyeceksin içinden. Keşkeler değiştirmez hiç bir anılarını silemez tıpkı şuan oluşturduğun anılar olduğu gibi... Küçükseme kendini, acıma kendine, 'keşke' diye söylenme! Sen öyle değerlisin özelsin ki bunun farkında bile değilsin. Kendine acımanın, üzülmenin mantığı yok. Çünkü sen güçsüz değilsin her zorluğu aşabilecek güce sahipsin ama  kendi kendinin farkında değilsin.
"Keşke" öyle saçma bir söylenti ki neden "Yarın güzel olacağım, daha mutlu uyanacağım ve aldırmadan hayallerim için amaçlarım için güzel anılar biriktire bilmek için en önemlisi keşke dememek için ben güçlüyüm, her ne olursa olsun mutluyum, hayatı seviyorum ve onlar benim mutsuzluğum değil ufak tefek engeller ama bunları mutlaka aşacağım" diye kendinizi motive etmiyorsunuz. Ama bunu sözde bırakmayın kendinizde inanın ve öyle olun.
Hiç bir şey için geç değil! Herşeyin geç olabilmesi için son nefesinizi vermeniz gerek. Onun için kalkın ayağa kendinize gelin. Hayat mücadelenizi silip süpürmeyin.!
Erengül Ezgin


AŞK VE SEVGİNIN ALGISI


Sevgi ile aşk bambaşkadır. 

Aşk; hevestir, tutkudur, ateştir bir anda alevlenir ama bir anda da söner.
Sevgi; kıyamamaktır, herkesten çok ona güvenmektir, fikirler bambaşka olsada fikir alışverişi yapmaktır, saygıdır, fedakarlıktır, her ne olursa olsun onu tanımaktır, anlamaktır. 

"Aşk; ateştir." demiştim ya SEVGİ tam aksine sudur, bazen de topraktır. Su gibi berrak ve temizdir aynı zamanda da suya ihtiyaç duyduğumuz gibi onun varlığına da ihtiyaç duymaktır. Topraktır; toprak gibi emek ister. Emek verirsen verimli olur hem kendini hem onu yetiştirirsin ve bir küçücük tohum ile filizlenir, meyve verir. Toprak sadece bundan ibaret de değil. Vatandır, soydur, gelecektir, babadır, annedir, ölümdür... Ölüm olduğu kadar yaşamdır yaşatmaktır.

Erengül EZGİN

İÇİMİZDEKİ GÜVEN DUYGUSU


Gözleriniz kapalı birisine güvenmek istersiniz. Sırtınızı yaslayacağınız kötü günlerin umudu, ışığı olacak biri ararsınız ama, bulamazsınız. Güzel günleri değil de hep o acı dolu geçecek günlerin birer mükafatı olarak bilmek istersiniz. Lakin ne aradığınızı bulabilmişsinizdir ne de umduğunuzu bulabilmişsinizdir.

Her insan hayatı boyunca en az bir kere de olsa ,iyi insan olmayı başaramamış mıdır? Başardığı o iyi insan kılıfını kendine yakıştıramadığı için mi kötülüğü benimsemiştir? Kesin diyemeye bilirim fakat her insan da bir kötülük ve her insanda bir iyilik bulunur. Onu çıkartabilmek sizin elinizde değil zorlamayın, kendinizi yıpratıp yormayın.

Kişi istemiş olduğu kıyafeti giyer ve zamanı geldiğinde çıkartır başka bir kıyafet ile bir süre daha nefes almaya devam eder.

Siz onları olduğu gibi kabul edin,edemiyorsanız yaşam alanınızdan uzaklaştırın veya hiç hayatınıza almayın.

Erengül Ezgin
Sosyolog
Çocuk Gelişim Eğitimcisi



1 Nisan 2020 Çarşamba

RUHUMUZDAKİ TECRÜBENİN ENKAZI



Parmaklarımızın arasından kaybolup giden zamanı durduramıyoruz. Öylece kalıyoruz öylece yaş alıyoruz .

Yaş alırken değişime gelişime uğruyoruz. Değişime gelişime uğramamızdaki en büyük etkende hep bir acı hep bir sancı ...

Bitmeyen tükenmeyen yaşam savaşı ...

Buna da 'tecrübe' diye adlandırıyoruz.

Aslında tecrübe dediğimiz şeyler; birer hata,yanlış,emek,acı,ızdırap ... Ve biz bunları yaşarken kendi dünyamızda ne zorluklar ne savaşlar veriyoruz. Halbuki başkaları tecrübe diyerek geçiştiriyor.

Yaşadığımız her gün farkında olmadan ruhumuz bir şeylerin çabasını sarf ediyor. 'Ruhumuz' diyorum çünkü; fiziki yorgunluğumuzdan çok, ruhumuz yorgun düşüyor. Ruhumuzu bu kadar yormamış olsak bedenimiz enkaza uğramışcasına bitkin düşer mi? Hiç zannetmiyorum . Peki neden ve ne için o güzelliklerle olması gereken ruhumuzu yoruyoruz , enkaza uğratıyoruz? Kim için , ne için , hangi hayat telaşı için ? Öldüğümüzde bizimle beraber gelmeyecek hiç bir şey için ... Gelip geçici şu sahte dünya için ...

Ama malesef ki yaşamak için, hayatta kalmak için nedenlerimiz var. Bir amaç için geldik ve o amaçlar için mücadele ediyoruz. Aslında hepimiz bir rüyadayız ve o rüya aleminde yaşıyoruz.

Demek istediğim bazı şeyler vardır zamana bırakmak gerek , kalıcı olmayan ufacık şeyler için ruhumuzu üzmemek gerek. Neymiş efendim komşum benim arkamdan konuştu ,neymiş efendim kayınvalidem bana şunu dedi ya da ne bileyim hayatımız boyunca hiç bir daha yüz yüze gelmeyeceğimiz ama mecburi okul arkadaşlarımız bize kötülük yapma eğiliminde ,sürekli bize kışkırtıcı konuşmalarda bulunuyor veya dalga geçiyor. Bunların hiç biri kalıcı değil, bu hayatta bizlerde kalıcı değiliz... Bırakalım istediklerini konuşsunlar yapsınlar gün gelecek onlar konuştuklarıyla kalacak , bizlerde hayatımızı başka yöne çevirip mutlu geçireceğiz. Keza bunlara kafa yorarsak ,ruhumuz enkaza uğrayacak daha çok canımız yanacak biz tepki verdikçe daha çok canımızı yakacaklar. Bırakalım hayatımıza bakalım, doğru ve iyi insan olmaya çalışalım. Çalışalım ki hem ruhumuz güzelliklere doysun hem de onlar yaptıklarına utansın.

Ruhumuzdaki tecrübenin enkazı biz son verdiğimiz zaman bitecek. Çünkü defalarca enkaz altında kalan bir ruh kolay iyileşemez. Bu yüzden, bırakalım enkaz altından çıkmayı başarabilmişken hayatı güzel yaşayalım. Bunlar bizlere iyi bir tecrübe olurken onlara kötü bir tecrübe olarak kalsın.

Erengül Ezgin
Sosyolog
Çocuk Gelişimci

Popüler Yayınlar